İÇİNDEKİLER

ÖZET

GİRİŞ

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

ÇOCUK İSTİSMARI TÜRLERİ VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

FİZİKSEL İSTİSMAR

CİNSEL İSTİSMAR

DUYGUSAL İSTİSMAR

BİLEREK ZARAR VERME

ÇOCUK İSTİMARINDA TOPLUMSAL VE KURUMSAL FAKTÖRLER

TÜRKİYE‘DE ÇOCUK İSTİSMARI İLE İLGİLİ SAYISAL VERİLER

BULGULAR VE ANALİZ

MİKRO YAPI ÇÖZÜMLEMESİ

SONUÇ

KAYNAKÇA

ÖZET

Çocuk istismarı, çok geniş anlamda, belli bir zaman dilimi içerisinde bir yetişkin tarafından çocuğun o kültürde kabul edilmeyen bir davranışa maruz kalması şeklinde tanımlanabilir. Bu davranışlar ülke içinde veya ülkeler arasında farklı boyutlarda gözlenebilir.

 Çocukluk çağı travmaları içinde çocuk istismarı, yinelenebilir ve genellikle en yakınları tarafından uygulanıyor olması nedeniyle tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor olan travma şeklidir. Çocukların katilleri, istismarcıları da çoğunlukla yakınları, tanıdıkları, ölüm sebepleri de ağırlıklı olarak istismar ve aile içi şiddet.

Kanunların yeterince koruyamadığı düşünülen hedefler oldu çocuklar.

Çocuk istismarını birçok başlık altında topladık. Toplumumuzda ya çocuğa çok önem veriliyor ya az veriliyor ya da hiç önem verilmiyor.

GİRİŞ

Çocuk cinsel istismarı, çocuk haklarının ağır bir ihlalidir ve dünyanın bütün ülkelerinde görülen küresel bir gerçekliktir. Bütün sosyal, ekonomik ve yaş gruplarında; evde, okulda, sokakta, tarlada, camide, hastanede ve diğer kurumlarda; her yerde olabilmektedir. İstismarcıların çoğu sıklıkla yabancılar değil, çocuğun tanıdığı ve güvendiği erişkin ve genellikle erkek yakınlarıdır. 18 yaşına kadar her birey çocuk olarak tanımlanır. Çocukluk dönemi çok farklı devrelerden oluşur, cinsel gelişim ve bilgilenmenin henüz tamamlanmadığı bir süreçtir. Çocuklar kolayca güven duydukları, korkutulabildikleri ve kandırılabildikleri için istismara açıktır. İstismar yaşayan çocuklar sık sık yeniden istismar edilecekleri ve ebeveynlerinin terk edeceği duygusunu yaşar. Çocuklar suçluluk ve korku nedeniyle tekrar tekrar istismara maruz kalabilir. Çocukluk çağı travmaları içinde çocuk istismarı, yinelenebilir ve genellikle en yakınları tarafından uygulanıyor olması nedeniyle tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor olan travma şeklidir.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.ÇOCUK İSTİSMARI KAVRAMI

Çocuk istismarı bir çocuğa bir yetişkin tarafından fiziksel ya da psikolojik olarak kötü davranılmasıdır. Ayrıca çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ve ihmali ile çoğu zaman aynı anlama gelir. Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir.”

Bu istismar ve ihmalin açıklanması konusunda birçok ülke yönetimi kendi yasal tanımını yapmıştır, nelerin çocuklara kötü davranma olarak tanımlanacağına kendi yasa ve ceza kanunlarında değinilir. 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren Çocuk Hakları Sözleşmesi‘ne göre; “Ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır”

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 41. maddesinde “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” hükmüyle bir çerçeve çizmiştir. Türk Ceza Kanunu 77. maddesinde çocukların cinsel istismarını “İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar” kapsamında değerlendirmiştir. (2020 Vikipedi)

Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımları incelendiğinde; %30’unun 2-5, %40’ının 6-10, %30’unun 11 – 17 yaş grubunda olduğu görülmektedir. Bir başka deyişle olguların %70’ini küçük yaş grubu oluşturmaktadır. İstismara maruz kalan çocuklarda kız/erkek oranı 3’tür. Yurt içi yayınlarda ise kız/erkek oranı birbirine yakın bulunmuştur. İstismarcıların %96’sı erkek, %80’i de çocuğun tanıdığı birisidir.

Dünyada çocuk istismarı

ABD ve Avrupa

Amerika Birleşik Devletleri‘nde, federal yönetim çocuk istismarı ve ihmalini bir tutar, bunun 2005 kanunlarında da detaylı bir açıklaması bulunur. Bunun yanı sıra herhangi bir fiziksel istismar yasalara göre suçtur.

Amerika gibi, Avustralyaİngiltere ve Kanada gibi ülkelerde de çocuklar için yardım kurumları bulunmaktadır ve bu kurumlara ulaşım olanağı eğitim hayatına başlayan her çocuğa öğretilir. Bu kurumlar, çocukların bireysel bildirimleri veya herhangi bir kişiden aldıkları ihbar doğrultusunda çocukları koruma altına alırlar; çocuk da reşit yaşa gelinceye dek, eski ailesinin maddi hâli uygun ise, onlardan maddi tazminat alır.

Türkiye

Türkiye‘de istismara uğrayan çocuklar için aile bireyleri, istismarı işleyen aile reisi hakkında vasi tayini davası açabilir veya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kontrolünde çocuk yeni bir aileye teslim edilinceye dek korunur.  Dünyada çocuk istismarı %1 ila %10 arasında değişirken, Türkiye’de bu oran %10 ila %53 arasındadır.

Çocuk istismarı türleri ve kavramsal çerçeve

 

1.Fiziksel istismar

Fiziksel istismar çocuğun fiziksel zarar görmesiyle ortaya çıkar. Genelde ebeveynden zarar gören çocuğun tıbbi yardıma geç başvurulması ve eski yaraların çokluğu ile anlaşılabilir. Fiziksel istismarın yinelenme oranı %20’dir.

Türkiye’de yapılan bir araştırma sonucuna göre fiziksel istismar en sık 4-6 yaş arasında olmakta ve erkek çocuklar kız çocuklara göre daha fazla istismara maruz kalmaktadırlar.

2.Cinsel istismar

Çocukların cinsel yollarla istismar edilmesidir. İntihar girişimi, okuldan kaçma, asosyal davranış bozuklukları en önemli belirtilerdir. Çocuk cinsel istismarı en sık 6-10 yaş arasında görülmektedir. İstismara uğramada kız çocukların oranı erkek çocukların oranına göre daha yüksektir.

3.Duygusal istismar

Çocuğun psikolojik olarak sözel yolla istismar edilmesidir. Azarlama, hakaret etme, küçümseme, tehdit etme, suçlama, çocuğa küsme, yokmuş gibi davranma, çocukla alay etme duygusal istismarlardan bazılarıdır. İstismar tiplerinden biri tek başına olabileceği gibi, birden fazlası aynı çocukta var olabilir. Özellikle duygusal istismar hemen hemen her zaman diğer istismar tipleriyle beraber görülür.

Duygusal istismar sonucunda çocuk davranışlarında fazla saldırganlıktan edilgenliğe kadar aşırılıklar sergiler. Çocuk gecikmiş fiziksel, duygusal veya entelektüel gelişim gösterir. (2020 vikipedi)

4.Bilerek zarar verme

Tipik olarak anneler sorumludur. Anne ya da babanın çocuğa bilerek isteyerek zarar vermesidir. Bu davranıştan sonra genellikle tıbbi yardım alırlar.

Çocuk istismarında risk faktörleri

Ekolojik modele göre istismar riskini oluşturan faktörler göz önünde bulundurulduğunda aşağıdaki faktörler ön plana çıkar.

Özellikle prematüre doğmuş, tedavi sürecinde uzun süre hastanede kalmış çocukların daha fazla istismara maruz kaldıkları bilinmektedir. Bu gibi durumlarda, kritik dönemde anne emzirmesi yapılmadığı için anne-çocuk arasında duygusal bağlar -güven bağı- oluşmamakta, iki taraflı bağlanma gerçekleşememektedir. Annenin çocuğu reddetmesi, bakımını aksatması gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bu sebeple özellikle fiziksel istismar vakalarında prematüre doğum ve anne-çocuk bağının oluşmaması en önemli risk faktörlerinden birisidir. (2018 – oğuz)

Toplumsal ve kurumsal faktörler

  • Yüksek suç oranı
  • Sosyal servislerin yokluğu veya azlığı
  • Yüksek fakirlik oranı
  • Yüksek işsizlik oranı

Aileyle ilgili faktörler

  • Çocuklukta fiziksel veya seksüel istismar öyküsü
  • Ebeveynlerin genç yaşta evlenmesi
  • Tek ebeveyn
  • Üvey ebeveyn
  • Duygusal yetersizlik
  • Zayıf iletişim yeteneği
  • Kendine saygı azlığı
  • Alkol-uyuşturucu bağımlısı ebeveyn
  • Sosyal destek eksikliği
  • Aile içi şiddet
  • Yeni bebeğe sahip olmanın aşırı stresine hazırlanma eksikliği
  • Çok çocuklu aile
  • Ailede ruhsal hastalık
  • İstenmeyen gebelik
  • Benimsenmeyen çocuk 

Çocukla ilgili faktörler

  • Prematüre doğum veya düşük doğum ağırlığı
  • Fiziksel veya zihinsel özürlü çocuk
  • Hiperaktif veya huysuz çocuk
  • Doğumdan sonra çeşitli sebeplerle uzun süre anneden ayrı kalan bebekler [10]

Çocuk istismarını önleme

Nedenleri

  • İstismarı yaşayan çocuğun ailesinde çatışma, mutsuz evlilik ve sözlü şiddetin varlığı.
  • Üvey anne veya baba.
  • Aile içerisinde eşit karar alma dağılımının olmaması.
  • Ailenin yaşadığı ekonomik ve ani değişimler etrafında doğan sıkıntılar.
  • Ailelerin toplumsal organizasyonlara karşı kayıtsız kalması.
  • Geleneksel aile yapısı ve fiziksel cezalandırmalar.

Önleme Yöntemleri

Çocuk istismarını önleme yöntemi başlıca üç başlık altında toplanabilir:

  1. İlk yöntem, topluma yönelik geniş çaplı eğitim sağlamaktır. Bu tür aktiviteler gelecekte çocuklarına istismar ve ihmalde bulunacak aileleri değiştirmeye yöneliktir. Bu seviyede, halk eğitim aktiviteleri, toplumda aile eğitim sınıfları ve aile destek programları yer alır. İlk seviyedeki bu çalışmaların, daha var olmadan önce engelleme amaçlı olduğundan ötürü etkisi belirsizdir.
  2. İkinci yöntem, daha önceden çocuklarına karşı istismar ve ihmalde bulunmuş ailelere, genç ailelere, çocuklarının ilgi gereksinimi olan ailelere, çocuk sahibi olan bireylere (annesiz veya babasız) ve düşük gelirli ailelere yöneliktir. İkinci yöntem, aile ve çocuk eğitiminin yüksek riskteki ailelere verilmesini öngörür ve çocuklarının özürlü veya üvey evlat olmalarını göz ardı eder.
  3. Üçüncü yöntem ise, resmi olarak tespit edilmiş ve devamlı bir şekilde çocuklarına karşı şiddet ve ihmal uygulayan ailelere yöneliktir. Bu ailelerin daha önceden yasalar ve mahkemeler doğrultusunda engellenmeleri öngörülmüştür.

Çocuklar neler yaşadıklarından neden bahsetmezler?

  • Kendilerine inanılmayacağını düşünebilirler.
  • Başlarının belaya gireceğinden korkabilirler.
  • İstismarcının tehdidinden korkabilirler.
  • İstismarcıyı korumak isteyebilirler, istismarcıyı sevebilir ama yaptıklarını sevmezler.
  • Nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler.
  • Cinsel şiddet içeren davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler.
  • Arkadaşları tarafından dışlanmaktan korkabilirler.
  • Homofobik bir çevrede yetişti iseler, homoseksüel olarak adlandırılmaktan korkabilirler.
  • Büyükleriyle (otorite ifade edenlerle) cinsel konuları konuşmaktan utanabilirler.
  • Gammaz olarak adlandırılmak istemeyebilirler.
  • İyi çocukların cinsellikle ilgili sözcükleri kullanmamaları gerektiği kendilerine söylenmiş olabilir.
  • Cinsellik ve/veya cinsel taciz/istismar hakkındaki bilgisizlikleri sebebiyle yapılanı kavrayamayabilirler, nasıl adlandırıp anlatacaklarını bilemezler, bocalarlar.
  • Kendilerine yapılanı engellemeye çalışmadıklarından suçluluk duygusuna kapılıp sessizleşebilirler.
  • İstismarcının yaşı ve/veya aile içinde iktidar konumunda bulunuşu sebebiyle ona mutlak güven duyup itaat etmeleri gerektiğine inanıyor olabilirler.
  • Çocuk olduklarından cinsel istismarı merak etmelerinin, oyunlaştırarak öğrenmeyi denemelerinin doğal olduğunu, bunun kendilerinin suçlu olduğu anlamına gelmediğini düşünemeyebilirler.
  • Eğer istismar sırasında cinsel olarak uyarıldılar, zevk aldılar ise istismarcının yaptıklarının kendi rızaları ile gerçekleştiğine inanabilirler.
  • Bir dönem bahsetmiş ve kendilerini suçlayan, dışlayan, yaşadıklarına istismarcı açısından bakıp çocukla empati kurmayı reddeden, küçümseyici, aşağılayıcı, acıyan vb. tepkilerle karşılaşmış olabilirler, yanlış tepkiler anlatma korkularını katlayabilir.
  • Cinsel istismarı anlattıkları kişiler tarafından, tekrar istismara uğramaktan korkabilirler.
  • Cinsel istismar anında kilitlenip kendilerini dış-iç tepkilere kapamış iseler, istismarın sözünü etmeyi denerken de aynı şekilde bir tepkilenme yaşayarak engellenebilirler.
  • Şiddet, cinsel şiddet, cinsellik hakkında yeterli bilgiye sahip olsalar dahi yaşadıklarını cinsel istismar olarak adlandırmaktan korkabilir, özellikle istismarcıları bir yakınları ise yaşadıklarından emin olmakta zorlanabilirler.
  • Yapılan eylemin aşağılayıcı, baskılayıcı niteliğinden dolayı utandıklarından saklanabilir/saklayabilirler.

TÜRKİYE‘DE ÇOCUK İSTİSMARI İLE İLGİLİ SAYISAL VERİLER

Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalayalı 30 yıl, meclisten geçmesinin üzerinden 25 yıl geçmesine karşın halen sözleşme prensiplerinin çocukların yaşamında yeterince yer alamadığı görülmektedir. İmzacı taraf devletin çocuğunun her türlü hakkını korumak zorunda olduğu prensibini hatırlayacak olursak istismar edilen çocukların sayısının bu denli artıyor olması bu durumla bağdaşmamaktadır. Çocukta cinsel istismar olgularının yelpazesinin pedofiliden başladığı, ensest, pornografi, çocuk seks turizmi, çocuk fuhuşu ve cinsel sömürüyle devam ettiği görülmektedir. Özellikle 2012 den başlayarak devam eden mülteci sorununun insan kaçakçılığını ve ona bağlı olarak çocuk kaçırma ve seks amaçlı kullanılma olaylarını arttırdığı düşünülmektedir. Yapılan çalışmalarda cinsel istismara uğramış olan çocuklarda fiziksel etkilerin olduğu, enfeksiyon ve istenmeyen hamileliklerin gözüktüğü görülmektedir. Bunlara ek olarak ruhsal etkileri de eklemek gerekmektedir. TÜİK verilerine göre çocuk mağdur sayısı 2014’te 74.064 iken 2016’da 83.552’ye yükselmiştir. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne göre; Çocuk cinsel istismar hükümlülerinin yüzdesi % 42,5 iken (2006 yılında) % 58,8’e (2016’da) yükselmiştir. Cinsel suç mağduru olan çocukların yüzdesi 2014’ten 2016’ya %33 artmıştır.

Türkiye’de 27 ilde 30 Çocuk İzlem Merkezi bulunmaktadır. Ocak 2011 – Mayıs 2016 arası ÇİM’lere Türkiye genelinde 21.068 olgu başvurmuştur. Vakaların %85’i kız, %15’i erkek çocuktur.

ARAŞTIRMA YÖNTEMİ

Bu çalışmada eleştirel söylem analizi tekniği kullanılmıştır. Söylem analizi konuşma ve metinler aracılığıyla oluşan anlam ürünleri ile ilgilenen geniş kapsamlı sosyal ve kültürel araştırmalar içinde kullanılan bir yöntemdir. Söylem bir meta eylemidir ve ideoloji, bilgi, anlatım, müzakere, güç ve gücün mübadelesiyle eyleme dönüşen dil pratiklerine ilişkin süreçlerdir .Söylem sayısal, siyasi, kültürel, ekonomik alanlar gibi sosyal hayatın tüm yönleri ile ilişkilidir. Söylem farklı yaklaşımlara dayanarak farklı açıklamalar getirilmesi mümkün olan bir kavramdır. Bazı araştırmacılara göre söylem,bir bütün konuşma ve yazma eylemleri olarak değerlendirilirken, bazı araştırmacılara göre ise söylem sadece konuşma ağı türevlerinden oluşan uygulamalar olarak değerlendirilir. Foucault ise söylemi daha genel tarihî ve gelişmekte olan dil uygulamaları olarak görür.(Potter ve wetherell,1987) Van Dijk, haberi makro ve mikro yapılara ayırarak incelemektedir. Makro yapılarda iktidar yapılarının hangi söylemler yada söylemsel özellikler yoluyla dışa vurulduğunu ya da meşrulaştırıldığı incelenmektedir. Mikro yapıda ise tümcelerin sözdizimsel yapıları ve sözcük seçimleri ele alınmaktadır. Anlamı belirleyen en önemli unsur, söylem içinde bir iktidar ilişkisi içerisinde taraflar kendi anlamlarını üretirken dışladıkları konu,olay veya kişileri kurarak kendilerini konumlandırırlar.

ÖRNEKLEM

Yapılan araştırmada Hürriyet, Sözcü, Habertürk gazeteleri örneklem olarak seçilmiştir. .Medya organları farklı ideolojik yapılara ve farklı iktidar ilişkilerine sahiptir. Buna bağlı olarak haber üretim şekilleri, haber yazımları ,toplumsal olaylara bakış açısı farklılık göstermektedir. Bu çalışmada Hürriyet, Sözcü, Habertürk gazetelerinin 3 Nisan 2019 -19 Temmuz tarihindeki çocuk istismarı ile ilgili haberler incelenmiştir. Söylem analizi yöntemiyle oluşturulan çalışmada haberler mikro ölçekte ele alınmıştır.

BULGULAR VE ANALİZ

MİKRO YAPI ÇÖZÜMLEMESİ

 A.SENTAKTİK ÇÖZÜMLEME

SONUÇ

Eleştirel söylem analizi tekniği kullanılarak yapılan bu çalışmanın sonucunda incelenen Hürriyet,sözcü ve Habertürk  gazetelerinde yer alan haberlerin birçok açıdan farklılaştığı görülmektedir. Farklı ideolojilere sahip bu gazeteler de yer alan çocuk istismarına yönelik haberleri mikro analiz ölçeği kapsamında değerlendirilmiştir. Mikro analiz ölçeğinin alt başlıkları olan sentaktik yapı, kelime seçimleri, yerel uyum ve haber retoriği açısından haberler değerlendirilmiştir. Haberler her gazetede farklı yer almıştır. Gerek cümle yapısı gerek kelime seçimi bakımından her gazete kendine özgü bir yol izlemektedir. Sözcü gazetesinde cümleler kısa ve öz anlatımıyla gayet açık ve net haberler yayınlamaktadır. Hürriyet ve Habertürk uzun cümlelerle ön plana çıkıyor. Birçok fotoğrafa yer veriyor.

http://www.bilinclianne.com/index.php?option=com_content&task=view&id=142&Itemid=31
Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir