NECLA

Necla her zamanki gibi uykusundan susayarak sıçramış su içmek için yataktan çıkmıştı. Telefonun kilit ekranına dokundu saat gece yarısını çoktan geçiyordu. Salona dahil olan mutfak tarafına yöneldi her zaman ki kocaman bardağına uzandı su doldurdu ve kafasına dikti, kana kana suyunu içti. İçinden de kimse su içmek için bu saatte uyanmaz heralde deyi verdi. Necla nişanlısıyla beraber yaşıyordu ama bir süredir nişanlısı daha iyi bir iş teklifi alıp başka bir şehire yerleşmişti. Birkaç sorunu hallettikten sonra o da peşinden gidecekti  şimdilik bir süreliğine yalnız kalması gerekiyordu. Tam yatağına doğru gidiyordu ki binadaki sensörlü ışıkların sesini duydu sonra da birkaç tıkırtı işitti. Her zaman ki gibi merak edip kapıdaki minik dürbünden dışarı bakmak için kapıya yöneldi, dürbün kapağını sessizce kaldırıp koridora baktı. Bina duvarları adeta kağıttan yapılmış gibiydi her sesi duyabilirdiniz. Necla zaten göreceği kişiyi tanımayacaktı çünkü binadan kimseyi tanımıyordu herkes kendi kabuğunda yaşıyordu. O öylesine can sıkıntısından bakacaktı. Sonra dürbünden bakıp hızlıca geri çekilmesi bir oldu. Necla’nın gözleri fal taşı gibi açıldı ne düşüneceğini bile bilmeden salondaki hem kanepe hem de yatağı olan yere çöktü. Çok hızlı bir şekilde toparlanıp yerinden kalktı ve tekrar kapıya yöneldi. Dürbünü hafifçe kaldırıp tekrar baktı. Evet gerçekti gördükleri, yanılmıyordu. Yan komşusunun kapısı açıktı yerde bir şeyler vardı elinde kocaman bir bıçak olan sakallı siyah bereli biri kapının eşiğinde öylece durmuş sırıtıyordu. Necla dehşete düşmüştü adamın sırıtışına donup kalmıştı. Korku ve panik içinde aynı zamanda büyük bir soğuk kanlılıkla cep telefonuna uzanıp 155’i çevirdi. Sesi duyulur diye çok korktu adam ya onun kapısına da dayanırsa ya ona da zarar vermeye kalkarsa. Diğer odaya geçti kapıyı sessizce kapatıp telefonun ucundaki kişiye cevap verdi

Necla nişanlısıyla beraber yaşıyordu ama bir süredir nişanlısı daha iyi bir iş teklifi alıp başka bir şehire yerleşmişti. Birkaç sorunu hallettikten sonra o da peşinden gidecekti  şimdilik bir süreliğine yalnız kalması gerekiyordu. Tam yatağına doğru gidiyordu ki binadaki sensörlü ışıkların sesini duydu sonra da birkaç tıkırtı işitti. Her zaman ki gibi merak edip kapıdaki minik dürbünden dışarı bakmak için kapıya yöneldi, dürbün kapağını sessizce kaldırıp koridora baktı. Bina duvarları adeta kağıttan yapılmış gibiydi her sesi duyabilirdiniz. Necla zaten göreceği kişiyi tanımayacaktı çünkü binadan kimseyi tanımıyordu herkes kendi kabuğunda yaşıyordu. O öylesine can sıkıntısından bakacaktı. Sonra dürbünden bakıp hızlıca geri çekilmesi bir oldu. Necla’nın gözleri fal taşı gibi açıldı ne düşüneceğini bile bilmeden salondaki hem kanepe hem de yatağı olan yere çöktü. Çok hızlı bir şekilde toparlanıp yerinden kalktı ve tekrar kapıya yöneldi. Dürbünü hafifçe kaldırıp tekrar baktı. Evet gerçekti gördükleri, yanılmıyordu. Yan komşusunun kapısı açıktı yerde bir şeyler vardı elinde kocaman bir bıçak olan sakallı siyah bereli biri kapının eşiğinde öylece durmuş sırıtıyordu. Necla dehşete düşmüştü adamın sırıtışına donup kalmıştı. Korku ve panik içinde aynı zamanda büyük bir soğuk kanlılıkla cep telefonuna uzanıp 155’i çevirdi. Sesi duyulur diye çok korktu adam ya onun kapısına da dayanırsa ya ona da zarar vermeye kalkarsa. Diğer odaya geçti kapıyı sessizce kapatıp telefonun ucundaki kişiye cevap verdi

-buyrun 155, size nasıl yardımcı olabilirim.

Necla – buraya hemen bir ekip gönderin lütfen çok kötü şeyler oluyor.

-Lütfen sakin olun tam olarak ne oluyor anlatabilir misiniz?

Necla – bakın hemen vereceğim adrese bir ekip gönderin binada eli bıçaklı bir katil var.

Evet katil demişti. Kendi dediklerine kendisi de inanamıyordu ama gördükleri şeyler bunu gösteriyordu. Necla adresi verip telefonu kapatmış sessizce bekliyordu. Ayak sesleri duymaya başladı. Maalesef artık soğuk kanlılığını kaybetmek üzereydi ve kalkıp dürbünden bakmaya hiç cesareti kalmamıştı. Kapının kitli olduğundan emindi sadece. Ama katil olmayı göze alan adam her şeyi göze alırdı ve isterse o kapıyı da geçebilirdi. Tek yapacağı şey sessizce polisi beklemek ya da dua etmek ya da ikisi birden. Ya polis gelene kadar çok geç olursa Necla bunları düşünürken siren sesleri duydu. Katil gitmiş miydi acaba yoksa yakalanacak mıydı ?

Necla salona geçip geceyi dinlemeye koyuldu battaniyesine sarıldı hem soğuktan hem korkudan titriyordu. Az sonra kapısı çaldı birden sıçradı. Ne yapacağını bilemedi saniyeler sonra “polis” diye seslenenleri duydu. Güvendeydi artık kapıyı açabilirdi. Ya değilse ya güvende değilse, ya kapıyı çalan polis değil de polis taklidi yapan katilse. “yok hayır bu polis olmalı, çok fazla ses var” diye içinden sesi bastırdı. Gidip önce dürbünden baktı evet bunlar polisti öyle gözüküyordu. Kapıyı açtı. 

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir