Merhabalar, bugün sizlere ta lise çağımda okuduğum ama hala unutamadığım Sabahattin Ali’nin muhteşem eserini anlatacağım hem de zevkle.Zevkle çünkü roman öyle muhteşem ki okurken içinde kayboldum ve bitirdiğimde ağlarken buldum kendimi.Bunun sebebi tabi ki de Sabahattin Ali’nin üstün başarısıdır.

Romanın kahramanı Raif Efendidir.Raif Efendi; Türkiye’den babasının isteği üzerine Berlin’e gönderilir.Raif Efendi Berlin’de bir sabun fabrikasında işe başlar, amacı orada bu işi öğrenip memlekete dönüp o işi kurmaktır.Raif Efendi her zaman içine kapanık,utangaç bir adam olarak yaşamış Berlin’i pek gezememiş fazla arkadaş edinememiştir.Her zaman gidip oturduğu bir park vardır,iş dışında burada vakit geçirir.Bir gün yine parka giderken bir sanat galerisi dikkatini çeker ve içeri girip dolaşmaya başlar.Gezdiği bir resim sergisidir.Baktığı birçok resimden,tablodan sonra bir tabloda kitlenip kalır bu kürk mantolu madonna isimli bir tablodur.Raif Efendi bu tablodaki kadına karşı bir şeyler hissetmeye başlar ve ertesi gün de gelip aynı tabloyu seyreder.Artık önündeki günlerde her iş çıkışı bu galeriye gelip kürk mantolu madonnanın portresini saatlerce seyreder.Çok sürmeden bunu aralarında konuşan birkaç kişi fark eder.Bunlardan biri de tablodaki kadındır Maria Puder.Maria gelip Raif Efendiyle konuşur ve sohbet ederler.Raif Efendi tabloyu beğendiğini anlatır,ilk başta tablodakinin karşısındaki kadın olduğunu anlamamıştır ve Maria itiraf etmek zorundadır.Maria babasız büyümüş ve annesiyle yaşayan genç ve güzel bir kadındır.Geceleri bir barda solistlik yaparak geçimini sağlayan Maria erkeklerle arkadaşlık ilerisine hiçbir zaman geçememiş ve onlara karşı hep güvensiz olmuştur.Maria ve Raif Efendi görüşmeye başlarlar.Raif efendi bazen Maria’yı geceleri işten çıkmasını bekler ve sonra uzun yürüyüşler yaparlar.Raif Efendi ne kadar utangaç ise Maria da bir o kadar rahattır.Kısa bir süre sonra birbirlerine aşık olurlar ve Maria ona güvenir.Raif Efendi ve Maria birlikte olurlar. Daha sonra genç adama memleketten bir mektup gelir ve babasının vefat haberini alır. Maria’ya geri döneceğine söz verip memlekete gider.Oradan da mektuplaşırlar bir süre. Raif Efendi memleketten tahmin ettiği gibi kısa sürede dönememiştir,babası öldüğü için tonlarca iş ,tarla,bahçe işi onun başına kalmıştır. Maria da ona bir sürprizi olduğunu ancak görüşünce söyleyebileceğini bildirmiştir.Raif Efendi memlekete döneli yaklaşık 5-6 ay olmuştu ve artık yolladığı hiçbir mektuba cevap alamıyordur.O da artık pes edip sevmediği bir kadınla evlenir ve aradan tam on yıl geçer.Ortaokul ve liseye giden 3 tane çocuğu vardır , eşinin kız kardeşi ve kayın validesiyle birlikte yaşar. Bütün yük onun omuzlarındadır. Zaten içine kapanık olan Raif Efendi Maria’dan sonra büsbütün içine kapanır ve adeta bir ölü gibi dolaşır.Raif Efendi böyle bir karakterde olduğu için aile bireylerinin de ona karşı saygıları yoktur maalesef.Raif Efendi’nin Almancası çok iyi olduğu için bir kurumda tercüman olarak çalışmaktadır.Hiçbir şeye ses çıkarmadığı için burada da dışlanmaktadır ve fazlasıyla ona iş yaptırılmaktadır. Çalıştığı yerde başka bir memurun dikkatini çekmiştir. Onunla zorla da olsa arkadaşlık etmeye çalışmıştır. Bu memurun adı Raim’dir.Rasim oldukça genç bir adamdır.

Raif Efendi bir gün iş çıkışı eve yürürken istasyon yakınında Maria’nın eski ev sahibi olan kadınla karşılaşır birbirlerini hatırlayıp konuşurlar.Ev sahibinin yanında yedi yaşlarında küçük tatlı bir kız çocuğu vardır.Eski ev sahibi Maria hakkında son bildiklerini anlatır. Maria Raif Efendi memleketine döndükten sonra hamile olduğunu öğrenir ve Raif Efendinin dönmesini bekler.Tam o sıralarda da Maria’nın bir hastalığı çıkar ve doğumdan sonra hayatını kaybeder. Ev değişikliği yaptığı için de Raif Efendi’nin mektupları ona ulaşamamıştır.Maria’nın annesi de bu aşkı tasvif etmediği için de herhangi bir yardımda bulunmamıştır. Ev sahibi bunları anlattıktan sonra kalkmak üzere olan trene koşarak yetişmiş ve uzaklaşmışlardır.Raif Efendi duyduklarından dolayı şoka girmiştir.Az önce giden demek ki onun yıllar önce haberi bile olmadan kaybettiği aşık olduğu kadından bir parçaydı. Raif efendi bu buz gibi gecede önünü açıp yokuştan koşmuştur.Terledikten sonra iyice üşütmüş ve zatürre olmuştur.İş yerinde onu izleyen genç memur sürekli Raif Efendi’nin bir şeyler yazdığını görüyordu.Genç memur üç dört gün boyunca izinli olan Raif Efendi’yi merak edip evine gider. Ev ahalisi sofrada yemek yerken Raif Efendi odasında hasta hasta tek başına yatmaktadır.Doktoru artık kurtuluşu olmayacağını bildirir. Raif Efendi genç memur arkadaşından bir şey ister.Hep yazıp çekmecede tuttuğu defterini alıp yakmasını ister, genç memur söz verip onu almaya gider.Anlar ki bu bir günlüktür ve tam yakarken vazgeçip okumaya başlar. İşte bunların hepsi günlükte geçiyordur.Genç memur okuduktan sonra Raif Efendi’nin evine gider ama onun ölüm haberini alır. Sonra ona verdiği sözü yerine getirip o günlüğü yakar ve roman böyle biter. Sabahattin Ali’yi saygıyla anıyorum.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir