Psikolojimiz !

Merhaba, evet şu sıralar hiçbirimizin psikolojisi pek de iyi sayılmaz. Karantina sürecindeyiz, sürekli hastalanma korkusu veya sokağa çıkma yasakları derken hayatımız birden değişti. Muhtemelen bazılarımız yaz planını önceden yapmış ya da düşünmüştü. Ben de geçen yazın olduğu gibi denizden çıkmamayı planlıyordum. Havalar neredeyse tüm ülkede aşırı derece ısınmış durumda ama daha yaza girmedik. O yüzden üzülmeyelim, hiçbir şey için geç değil. Öncelikle inanmalıyız, her şey düzelecek. Bazı şeyler değiştiği gibi kalacak belki de. Bu biraz moral düzeltme yazısı olacaktı aslında ama sonuçta çok can kaybımız oldu ve onları hiç tanımasam, isimlerini bilmesem de bunu yazmak hiç kolay değil. Ne yazık ki sevdiklerini kaybeden insanların hayatları hiçbir zaman tam anlamıyla eskisi gibi olmayacak, olamayacak…

Bir iyilik yap kendine ve hayvanları sev !

Evet, insanları sevmeden önce hayvanları sevmek gerek. Hayvanı seven insanı hayli hayli sever. Birine bir iyilik yaptığınızda kendinizi iyi hissediyor musunuz ? Ne kadar iyi hissediyorsunuz? Bu sorulara cevap arayalım mı? Bence evet.

Corona sürecinden dolayı bütün restoran ve cafe benzeri yerler kapalı. Bazı paket servise çalışan restoranlar açık. Çoğu eskiden müşterinin yedikleri yemeklerin artıklarını biriktirip hayvan besleyenlere verebiliyordu. Şimdi bunlar yok ve bundan dolayı sokakta çok fazla hayvan aç durumda. Havaların ısınmasından dolayı susuzluk sıkıntısı da büyük. Maddi açıdan sizi hiç sıkmayacak bir şey bu. Nasıl mı ? Hemen anlatıyorum. Marketten bazen paketli (dondurma kabı, su şişesi, yoğurt kabı vb.) ürün alırız. Bunları çöpe atmadan önce bir kerecik düşünmenizi istiyorum. Onları temizleyip tezgahın köşesine koyalım. Akşam yemekler yenip bulaşık yıkamaya geçildiğinde bir tane kabı yanınıza alıp tabaklarda en ufacık artık dahil hepsini o kaba doldurmak. İnanın öyle aç hayvan var ki ne verseniz yerler. Kalmış kurumuş, bayatlamış ama küflenmemiş her tür ekmeği de bir kaba doldurun üzerini suyla doldurup yumuşamasını bekleyin, fazla suyu döküp bunu da diğer kabın yanına koyun. Bu kapları evinizin dışında mümkünse gölgelik bir yere bırakın. Çöp atmaya inerken de bırakabilir ya da ertesi gün de götürebilirsiniz. Başka boş kaba da çeşme suyundan doldurup onu da aynı şekilde gölgeye bırakabilirsiniz. 2-3 kiloluk yoğurt kovaları çöpe gider. O yoğurt kovaları sokaktaki kedi, köpek, ve kuşlar için mükemell bir su kabına dönüşüyor. Onu ağzına kadar doldurunca hem daha uzun süre kalıyor hem de daha çok hayvanın faydalanmasını sağlamış oluyorsunuz. Gölgeye koyduğunuzdan emin olun, bir süre sonra güneş altında kaynamaya başlar ve hayvanlar da bizim gibi canlılardır unutmayalım. Tamam gün içinde gölge yerleri değişiyor olabilir ama en garantisi ağaç diplerine koymaktır. Tabi görünür yerde de olması gerekir.

Böyle yaptığımız sürece hem fazla yemekler çöpe gitmemiş olacak hem de çöp kutunuz daha geç dolacak. O kaplar bile değerlenmiş olacak ve en en önemlisi birçok hayvanın karnı doyacak, sussuz kalmayacak.

Bizim evde ekmek pek çöpe gitmez, çok nadiren ekmek attığımız olur. Kuşları düşündüm, pencere pervazımız olmadığı için aşağıya götürmeyi düşündüm. Çöpe atılacak olan bir kaba anlattığım gibi ekmekleri ıslatıp doldurdum. Markete gitmek için aşağıya inerken kabı da yanımda götürüp yol üstünde bir ağacın dibine bıraktım. Market dönüşünde kabı bıraktığım yere bakınca bir tane kedinin yanaşıp o ıslak, bayat ekmekleri iştahla yediğini gördüm. Artık yemeklerde de her zaman bunu yapmalıyım dedim. Sonra susuyabilirler diye oraya su da koydum. Nadiren de olsa kalan ekmek ve yemek artıklarını çöpe gidecek olan kaplara doldurup her aşağı indiğimde oraya bırakıyorum ve en önemlisi de önceki boş kabı çöpe atıyorum, aksi takdirde boş kaplar birikir ve orası çöpe döner. Çevreyi temiz tutmak hayvanları beslemek kadar önemlidir. Sonuçta bu onların da doğası.

Maddi durumunuz iyiyse elbette köpek, kedi mamaları alarak onları beslemek çok daha güzel olur. Ama yılda bir defa et yiyebilen, adam akıllı tavuk alamayan biri olarak sürekli marketten onlara mama alamam. Bina bahçesinde bir kedimiz var. Neredeyse her akşam binaya girip kapıma gelip miyavlar. Boş bir kaba kendi yediğim yoğurttan biraz koyup önüne bırakıyorum. Yedikten sonra da ayakkabılarımın üstünde dinleniyor. Mesela bu kedinin önüne pilav koyduğumda yemiyor, ya süt olacak ya da yoğurt. Binadan birikeri bazen ona kedi maması alıp veriyor. O yüzden olsa gerek şımarık bir kedi. Dışarıdaki kediler aç oldukları için ıslatılmış ekmek de yiyorlar pilav da…

Bu basit şeyleri yaptıktan sonra, o hayvanların o kaplardan yemek yediğini gördükten ve o kapları boş bulduktan sonra garanti veriyorum çok mutlu olacaksınız. Bu size kendinizi çok iyi hissettirecek. Aslında sokak hayvanlarına değil kendinize iyilik yapmış olacaksınız. Umarım bu yazım siz ve sokak hayvanları için faydalı olmuştur. Sokak hayvanlarını beslerken karşılaşıp merhaba demek dileğiyle…

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir