Babamın para ağacı

Sizin babanızın hiç para ağacı oldu mu? Peki hiç para ağacı diye bir ağaç ismi duydunuz mu? Ben duydum, benim babamın para ağacı vardı, öyle yılda bir defa meyve veren ağaçlardan da değil, az ama sık sık meyve verirdi. Ağacın meyvesi paraydı adı üstünde para ağacı.

Ben çok kalabalık bir ailede doğdum, büyüdüm. 12 kardeşli bir ev ve yokluk… İnsanlar neden bakabildiği kadar değil de yapabildiği kadar çocuk yaparlar anlayamıyorum, anlayabileceğimi sanmıyorum. Okulda kullandığım defterler bitince bütün yazıları tek tek siler tekrar kullanmaya başlardım. Okumak çok zordu ama okumayı çok severdim. Okula sabah gidiyorsam öğleden sonra çobanlık yapardım, öğlenciysem sabah saat altı olmadan inekleri otlatmaya götürür okul saatinden önce döner sonra okul giderdim. Okulun tek dolaptan oluşan kütüphanesinden kitap alır hayvanları otlatırken boş durmaz okurdum. Çobanlık işini ablamla sırayla yapardık. Mutluyduk aslında hayatımızı zorlaştıranlar olmasaydı çok daha mutlu olurduk. ve buna benzer şeylerle büyürken diğer çocuklar gibi köy bakkalına gitmek, sevdiğimiz bir şeyden almayı çok isterdik. Babam aşiretin sert, korkulan, saygı duyulan adamlarında ama evin içinde bizimle oyun oynardı. Hepimize sevdiğinden bazı isimler takar öyle seslenirdi. Divanda otururken bacak bacağa atar bizde tırtıl gibi bacağının altından geçerdik.

Babam her akşam ya da bazı akşamlar işten döndüğünde bozuk para isterdik babamdan 25 kuruş vs. işte. Hepimize hep para vermek isterdi ama cebinde her zaman parası olmazdı. Bazen verirdi bazen de yok derdi. Üzülürdük o da ‘daha büyümediler, büyüsün kopartıp getireceğim’ derdi. Babamın bozuk para veren bir ağacı vardı her gün sulardı paralar büyüsün de bize getirsin diye. Biz de sevinçle beklerdik. Babamın çalıştığı yer bir dağ başındaydı ve oranın etrafına koskoca bir bahçe yapmıştı, her türden meyve ağacı vardı bahçesinde. Bahçe işlerini hep sevmiştir. Gül ağaçlarının  yanında olduğunu düşündüğümüz  bir para ağacı vardı, o ağaç meyve verince para olurdu biraz büyüyünce kopartır bize getirirdi, pek kağıt paraya dönüşmezdi genelde bozuk para şeklinde olurdu. Ne zaman meyveler yani paralar olgunlaşsa kopartır bize getirip verirdi biz de bakkala gider sevdiğimiz şeylerden alır yerdik. Meyvenin oluşması, büyümesi zaman aldığından sık sık para getiremezdi, ne zaman para istesek daha büyümediler derdi. Bazen o meyvelerin büyümesi günler, haftalar sürerdi, biz her akşam sorar aynı cevabı alır, sabırla paraların olgunlaşmasını beklerdik.  Babamın iş yerine gidip o ağacı arar bulamazdık. Babama ağacın yerini sorardık bir türlü öğrenemezdik tabi açıklaması da ‘size ağacın yerini söylersem hepsini koparırsınız bir daha meyve de vermez ayrıca o ağaç bir tek bana meyve veriyor, yabancılardan korkar’ olurdu.

Ben ve kardeşlerim  bu hikayeye yıllarca inandık  durdu,  ta ki büyüyüp o ağacı unutana kadar. Şuan kaç ablam, kardeşim o para ağacını hatırlıyor bilmiyorum ama benden büyük olanların hepsi eminim hatırlıyordur.  Benim de geçen ansızın aklıma geldi ve bunu yazacağım dedim. Yazı uçmaz derler ya gerçekten de öyledir. Gün gelecek yeğenlerim de okuyacak bunları, en önemlisi çocuklarım hatta belki ben öldükten sonra torunlarım. Bunu okuyup hem beni hatırlayacaklar, az çok nasıl bir çocukluk geçirdiğim hakkında fikirleri olacak hem de dedelerinin ne kadar iyi bir baba olduğunu bilecekler.

Babamın böyle bizi fazlasıyla mutlu eden ve oyalayan bir ağacı vardı işte. Öyle bir ağacın hiç olmadığı ihtimali aklımızın ucundan bile geçmedi. Ağacın olgunlaşıp verdiği meyveler de ya 10 kuruştu ya da 25 kuruş. Ama bizi çok mutlu ederdi.

Bu benim için hiç unutamayacağım güzel  bir çocukluk anısı. Biz büyüyünce babamın para ağacı da emekliliğe ayrıldı sanırım. Bir gün olur da ağlamadan bu konuya girebilirsem babama o ağacı soracağım. Kendisi de hatırlıyor mu, unuttu mu, o ağaca ne oldu. Belki de hiç sormam… Düşünsenize, bir baba ki o kadar çok çocuğa sahip, geçim sıkıntısı, farklı acılar vs. ama seni üzmemek için böyle bir hikaye uydurup çok gerçekçi anlatıyor ve çocuklarını yıllarca buna inandırabiliyor. Çok masum ve güzel bir hikaye. Biz de babamız bize para veremediği zamanlar çok üzülmezdik çünkü bilirdik ki bir para ağacımız var ve babamız o ağaca çok iyi bakıyordu…

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir