Ahmet Ümit’in güzel kitaplarından bir tanesi daha.Bab-ı esrar sırlar kapısı demektir Arapça -Farsça’dan gelme.

Öncelikle şunu belirtmek isterim; bu kitap tam bir şaheserdir.Tabi ki de bu benim fikrim ama eminim kitabı elinize alıp başladıktan sonra biran önce sonu gelsin diye merakla ve heyecanla okuyacaksınız.

Olaylar Miss Karen Kimya Grenwood etrafında gelişiyor ve tabi ki geçmişi yüzünden babası da ön planda.Bu roman Miss Karen’in ağzından anlatılmaktadır.Miss Karen ya da Kimya’nın annesi bir İngilizdir, babası ise Konyalı bir Türktür. Karen Londra’da bir sigorta şirketinde çalışmaktadır.Türkiye’ye şirket tarafından iş için gönderilmektedir.Onlara bağlı olan İkoinon turizm şirketinin Yakut otelinde bir yangın çıkmıştır ve iki kişi ölmüştür.Bu çıkan yangın kasıtlı olarak mı çıkmış yoksa bir kaza mı, onu bir açığa kavuşturmak için Konya’ya uçakla iner.Söz konusu 3 milyon paundtur ve bu az buz bir para değildir.Eğer kasıtlı olarak çıkartılmış bir yangın ise sigorta acentası herhangi bir ödeme yapmayacak ama gerçek bir kazaysa o zaman ikoin turizme 3 milyon paundluk bir ödeme yapılacak.Bundan dolayı Karen her şeye hazırlı olarak gelmiştir.Sigorta acentasının onu göndermesinin sebebi Karen’in iyi Türkçe bilmesidir.Dediğim gibi Karen yarı Türktür ve yıllar önce de yaklaşık 20 yıl önce babasıyla Konya’ya gelmiş ve medreseleri,dergahları gezmişti.Babası Poyraz Efendi soğuk bir gecede dergahın kapısına henüz kundaktayken bırakılmış, yani terk edilmiştir. O gece sert esen poyrazın kapıyı vurmasıyla içeriden biri kapıya çıkıp kundaktaki bebeği fark edip içeri almış ve böylece ismi Poyraz konmuş.Poyraz Efendi bu mevlevi dergahında büyümüş, yetiştirilmiş ve gerçek aşkı bulma peşinde koşmuştur.Karen’in annesi Susan bir İngiliz kafilesiyle Konya’yı gezmeye geldiği sırada sema yapan semazenleri izlerken Poyraz Efendiyi görüp aşık olmuş ve Poyraz efendi de ona aşık olmuştur.Daha sonra Şeyhinden izin isteyip Susan’la birlikte Londra’ya yerleşmiş ve uzun yıllar orada yaşamışlardır.Daha sonra orada Şah Nesim diye bir dervişle tanışmış ve tıpkı Mevlana ile Şems gibi bir dostluk kurulmuştur aralarında.Uzun süreden sonra Susan da artık eşinin ona ve kızına çok az vakit ayırmasından rahatsız olmuştur.Sonrasında Poyraz Efendi yıllar önce yaptığı hatayı anlamış ve ölümsüz aşka ölümlü aşkı tercih ettiği için pişman olmuştur.Şah Nesim ile beraber gitmiş ve ailesini henüz Kimya 12 yaşındayken onları terk etmiştir.

Kimya’nın Londra’da Nigel adında siyahi bir sevgilisi vardır. ve ondan hamiledir.Nigel bu çocuğu her ne kadar istemese de Karen henüz aldırıp aldırmamakta kararsızdır.Karen hep kafasından atmaya çalıştığı babasıyla karşılaşıp karşılaşmayacağını düşünerek Konya’ya inmiştir.Onu sigorta acentası Mennan karşılamıştır ve Karen Londra’ya dönene kadar hep o onunla ilgilenmiştir.

Karen rüyalarla boğuşur

Karen konya’ya geldiği ilk günden itibaren çok tuhaf rüyalar görmeye başlar. Sürekli neyin gerçek neyin hayal olduğunu ayırt edemez ve bunları da hiç kimseye anlatamaz.Yakut oteli yangını için onun sahibi Ziya beyle görüşür ve daha sonra yangın yerini de ziyaret eder. Serhat Gökgöz ve Solak lakaplı Kamil adındaki şahıslarla yangının tanıklarıyla görüşüp rapor hazırlar.Karen rüyalarında Şems’ i görür.Tebrizli şems.Hatta bazı rüyalarında Şems’in kendisi olup onun hayatını görür.Karen Konya’ya geldiği ilk gün siyah giyimli bir adam ona bir yüzük verir ve bu yüzük iki ayrı defa kanar.Gerçek kan gibi bir kalp gibi kanar.Yüzükle ilgili araştırma yapar ve semaya çıkamayan bir dervişin düğümlenmiş kalbi olarak bir sonuç bulur, tabi efsane, ne kadar gerçek olabilirdi ki. Kitap boyunca Karen birçok rüya ve kabusla karşı karşıya gelmektedir. Daha sonra Karen yangının kasten çıkartıldığını ortaya döker.Ziya’nın çok düzgün bir adam olmadığını da öğrenmiş olur.Mesele şudur.Kadir otelde temizlik çalışanı, oğlunun nişanı vardır.Otel tadilatta olduğu için pazartesi günü temizlik yapılacak ve salı günü boya yapılacağı için otelde çalışan olmayacak.Ama Kadir nişan için kiraladığı salonu tanıdık vasıtasıyla pazartesi günü bedavaya getireceği için nişanı pazartesi günü yapıp herkesi çağırır.Ve bu işlerden sorumlu olan Serhat’a gerçeği söylemez.Kimseye görünmeden salı günü temizliğe giderler.Tabi Serhat ve yandaşı kimse yok diye oteli yakarlar. Kadir çalışan ablayı kurtarır ama iki işçi yanarak ölür. Karen bunları raporlara somut olarak dökemese de gerçekleri öğrenir.Ziya da Karen’i kaçırır ve yolda kaza yaparlar, Ziya ve şoför ölür, Karen’e bir şey olmaz.Tabi uzun bir rüya görür. Rüyasında ikisini öldüren Şems’tir. Karen babasını görür. Semaya çıkamayan kişinin babası olduğunu görür. Poyraz Efendi yıllarca Hakkı aramış ve artık bu dünyadan göçmesi gerekirken Karen onu affetmediği için bir türlü semya çıkamıyordur.Karen anlar ve babasını affeder yüzüğü sahibine verir. Uyandıktan sonra annesi arar ve babasının Afganistan’da ateşli saldırıda yaralandığını bir aydır hastanede yattığını ve bugün vefat ettiğini anlatır.Karen hiç şaşırmaz , üzülmez.Ona göre babası artık mutlu, huzurludur.

Karen işleri yoluna koyarak Londra’ya döner ve çocuğunu doğurmaya karar verir. Roman tasavvufi ve aşk doludur.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir