Dostluk

Gece uyuyamayıp eskilere dalanlar burada mı? Selam olsun gündüze de geceye de…

Bugün ki yazımıza dostluk başlığını doğru buldum, evet basite kaçtım, belki de yazı sonunda başlık değişir. Kimse bilemez.

İlk üniversitemde henüz birinci sınıftayken hala en yakın arkadaş dediğim insanlar liseden kalan arkadaşlarımdı. Hepimiz aynı bölümü okuyorduk ama farklı okullardaydık. En yakın dediğim arkadaşım 2 saat uzaklıkta bir ilde okuyordu. Ben kendi memleketimdeki üniversiteyi kazanmış orada okuyordum. Tatillerde memlekete dönenlerle görüşürdük her zaman. Herkesin üniversitede ilk senesiydi ve hala kimse lisedekinden daha yakın ve samimi olacak arkadaşlıklar edinememişti. Bundan olsa gerek birbirimize bağlıydık sonra koptuk…

Bir gece ben uyurken çok geç vakitte telefonum çaldı. Çalan telefonun sesiyle uyandım. Telefonuma uzanıp baktım, arayan liseden en yakın arkadaşım dediğim 2 saat uzaklıkta okuyan, yaşayan arkadaşımdı. Açtım telefonu ve  konuştuk. Ağlamaya başladı “çok kötü bir şey yaptım” dedi. Ne olduğunu anlatmadı ama benim aklıma çok kötü şeyler gelmeye başlamıştı. Ne olduğunu bilmeden onu sakinleştirmeye çalışmış yarın erkenden yanına gitme sözü vermiştim. Uykum kaçmıştı, geç saatlere kadar kara kara düşünmüştüm. Ertesi gün gitmem gereken önemli dersler vardı ve en önemlisi hiç param yoktu. Dersleri ekmeyi göze almıştım ama para sorununu çözmem gerekiyordu. Farklı bir il demek otobüs demekti ve en az bir haftalık harçlığımdı. Okuldan evli bir kız arkadaşımı aramıştım en fazla 50 tl borç verebileceğini söylemişti. Sabah erkenden evine gitmem gerekirdi. Kumbaramı patlattım ve bozuk paraları saymaya başladım. Gidiş- geliş parası çıkıyordu evet artık onunla idare edecektim. Tek düşündüğüm umarım arkadaşımın başına kötü bir şey gelmemiştir, umarım beni boşuna telaşlandırmıştır, umarım boşuna oraya kadar gitmiş olurum, umarım umarım …

Sabah bir marketin açılmasını bekleyip içeri girdim. O bozuk paraları tümlettirdim. Sonra otogara girdim. Hemen biletimi aldım otobüsün kalkmasını bekledim. Tabi evdekiler de beni okula gidiyorum sanıyorlardı. Sonra beni arayıp durumu öğrenen bir arkadaşım da peşime takılmıştı. Beraber gitmiştik. Oraya vardığımızda o arkadaşım gelip bizi karşılamıştı. Gece arayıp ağladığı gibi kötü bir şey yoktu. Kısa bir filmde oynamıştı ve sadece elleri gözüküyordu, bu onu korkutmuştu. Her zamanki gibi olayları abartmıştı ama bu sefer kızamadım ona. Çünkü, o iyiydi ve kötü bir şey yoktu. Bütün gün gezmiştik sonra ben dönmüştüm. Eve çok geç saatte varabilmiştim, şarjım bitmişti ve evdekiler iyice meraklanıp öfke nöbetleri geçiriyorlardı. Onlarla da bir güzel kavga etmiştik.

Her neyse işte. O da benim için çok fedakarlık yapmıştı ben de onun için yapmıştım. Sonra hiçbir sebep yokken görüşmeyi kesmiştik. ”En son ben aramıştım, onun araması gerekir” diye diye yıllar geçmiş. Kimseye küs değilim, kimseden nefret etmiyorum, kimseye kırgın da değilim. Sadece herkes hayatına yeni kişiler girince eski dostluklarını sürdüremiyor. İnsan böyle demek ki. Bazı insanları eskiler artık tatmin etmiyor, edemiyor. Hayatlarına yeni insanlar girince eskileri unutabiliyorlar. Bazıları da hem eskileri unutmuyor hem de yenilere yer verebiliyor.

Her şey değişiyor. Zaman durmuyor. Zaman akıyor ve her şey değişiyor. Değişime mahkumuz. Her şey değişmeye mahkum. Düşündüm de başlık çok saçma olmuş gibi. Neyse kalsın öyle.

Sevgiler…

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir